10.Sınıf Tarih, 1. ÜNİTE: YERLEŞME VE DEVLETLEŞME SÜRECİNDE SELÇUKLU TÜRKİYESİ

 


1. ÜNİTE: YERLEŞME VE DEVLETLEŞME SÜRECİNDE SELÇUKLU TÜRKİYESİ 

OĞUZ GÖÇLERİ VE ANADOLU

Anadolu’da 6. ve 7. yüzyıllarda Sasani ile Bizans imparatorlukları arasında mücadeleler yaşanmış ve bu mücadeleler Anadolu coğrafyası için tam bir yıkım olmuştur. Bizans-Müslüman mücadeleleri de Anadolu’daki şehir ve kasabaları harabeye çevirmiş, bölgede nüfus oldukça seyrelmiştir.

 

Not: 6. ve 7. Yüzyıllarda Anadolu’da; Rumlar ve Ermenilerle birlikte Süryaniler, Araplar ve Türkler bulunmaktadır.

 

Çağrı Bey’in liderliğinde Büyük Selçuklular önce keşif daha sonra da yurt edinme amacıyla Anadolu’ya akınlar yapmıştır. Malazgirt Meydan Muharebesi ise Bizans’ın Anadolu’daki hâkimiyetinin büyük ölçüde kırıldığı önemli bir gelişme olmuştur.

 

Not: 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’da ilk Türk Beyliklerinin kurulmasıyla Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması hızlanmıştır.

 

Not: Anadolu için ‘’Türkiye’’ adı ise ilk defa Bizans kaynaklarında görülmüştür. Anadolu, 12. yüzyıldan itibaren Batılılar tarafından Türkiye olarak anılmaya başlanmıştır. Arap kaynaklarında da Anadolu için ‘’Berrü’t-Türkiye’’ ifadesi 14. yüzyıl başlarında kullanılmıştır.

 

ANADOLU’NUN İLK FATİHLERİ

 Anadolu’ya ilk Türk akınları 4. yüzyılın sonlarında Avrupa Hunları tarafından düzenlenmiştir. Hunlardan sonra 6. yüzyıldan itibaren Sabarlar, Anadolu’ya girerek Konya, Kayseri ve Ankara civarına kadar ilerlemiştir.

 8. yüzyılda Abbasiler tarafından Türkistan ve Horasan’dan getirilen Türkler, Bizans’a karşı gaza ve cihat amacıyla Anadolu’nun sınır bölgelerine yerleştirilmiştir.

 Müslümanların Anadolu’ya gaza seferleri Emeviler zamanında başlamış, Abbasiler zamanında devam etmiştir. 10. yüzyılın ikinci yarısına kadar Türkler, Anadolu’da gaza ve cihat hareketlerinde bulunmuş ancak bu akınlar Anadolu’yu yurt edinme amacı taşımamıştır.

 Anadolu’yu yurt edinme politikasının temeli, Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan sonra Tuğrul Bey tarafından 11. Yüzyılda atılmıştır.

 Tuğrul Bey’den sonra hükümdar olan Alp Arslan zamanında da fetih hareketlerine devam edilmiş ve 1064’te Ani Kalesi (Kars) alınmıştır 1071 Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır. Malazgirt zaferin sonra Sultan Alp Arslan’ın izlediği politika, Anadolu’nun fethini hızlandırmıştır.

 Büyük Selçuklu Devleti zamanında Anadolu’da birinci dönem Türk beylikleri kurulmuştur. (Saltuklular, Artuklular, Mengücekler, Danişmentliler ve Çaka Beyliği)



SALTUKLULAR (1072 -1202)

Erzurum merkez olmak üzere Kars, Oltu, Bayburt, Malazgirt ve Artvin civarında hüküm süren ve Anadolu'nun Türkleşmesine yardımcı olan Saltuklulara Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah beyliğe son vermiştir.

 

MENGÜCEKLER (1072 -1228)

Sultan Alp Arslan’ın komutanlarından Mengücek Ahmet Gazi tarafından kurulmuş ve Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar civarında hüküm sürmüştür. Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat Mengüceklere son vermiştir.



DANİŞMENTLİLER (1080 -1178)

Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Niksar, Amasya civarlarında hüküm sürmüş, Haçlı Seferlerine karşı koymuş ve Anadolu'nun Türkleşmesine yardım etmiş Anadolu’da birinci Türk beyliklerinden biridir. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan Danişmetlilere son vermiştir.

Danişmetliler tarafından Tokat’ın Niksar ilçesinde yaptırılan ve Tıp alanında eğitim veren Yağıbasan Medresesi, Anadolu’daki en eski medresedir.



ARTUKLULAR (1102 - 1409)

Mardin merkezli olarak 1102’de kurulmuştur. Mardin, Hasankeyf, Harput olmak üzere üç kol hâlinde Güneydoğu Anadolu’da varlığını sürdürmüştür.

Bölgenin Türkleşmesinde yararlılıklar göstermişler ve Haçlılara karşı savaşmışlardır

 Ünlü fizikçi Cezerî bu beylikte yaşamış olan dönemin önemli bilim insanlarından biridir.

·         Artukluların Hasan-Keyf koluna Eyyubiler son verdi (1232).

·         Artukluların Mardin koluna Akkoyunlular son verdi (1409).

·         Artukluların Harput  Anadolu Selçukluları son verdi (1185-1234).



ÇAKA BEYLİĞİ (1081-1095)

·       1081’den itibaren İzmir merkezli olarak kurulmuş olan birinci dönem Türk beyliklerinden biridir. Denizci bir beylik olan Çaka Beyliğinin kurulduğu tarih, Türk Deniz Kuvvetleri’nin kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir.

·       40 parçalık donanmayla Midilli, Sakız, Sisam ve Rodos gibi stratejik öneme sahip adaları fethetmiş ve Bizans’ı denizden tehdit eden bir beyliğe dönüşmüştür.

·       Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan’ın kayınbabası olan Çaka Bey, Bizans’ın kışkırtması sonucu Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan’ın emriyle öldürülmüştür.



ANADOLU’DA SELÇUKLU-BİZANS MÜCADELESİ

·         Anadolu’nun Türk yurdu hâline gelmesinde etkili olan Türkiye Selçukluları, 1077 yılında Süleyman Şah tarafından İznik merkezli kurulmuştur. Süleyman şahtan sonra 1092 yılında I. Kılıç Arslan, İznik’te Türkiye Selçuklu sultanı ilan edilmiştir.

·         Kılıçaslan döneminde gerçekleşen I. Haçlı Seferinde İznik’in kaybedilmesiyle Türkiye Selçukluların başkenti Konya’ya taşındı.



ANADOLU’NUN TAPUSU: MİRYOKEFALON

II. Kılıç Arslan döneminde Bizanslılarla yapılan ve Bizans’a karşı üstün gelinen Miryokefalon Savaşından sonra Türklerin Anadolu hâkimiyeti kesinleşmiştir.



ANADOLU’NUN TÜRKLEŞMESİ

Orta Asya’da boylar şeklinde örgütlenen Türkler, Büyük Selçuklular zamanında ilk olarak Anadolu’ya yerleşmişler, böylelikle Anadolu’daki Türk tarihi başlamıştır.



TÜRKİYE SELÇUKLULARI’NDA TEŞKİLAT VE SOSYOKÜLTÜREL YAPI

 Eski Türk geleneğinde olduğu gibi Veraset sistemi, Türkiye Selçuklu Devletinde de devam etmiş, bu durum hanedan üyeleri arasında taht kavgalarına ve ülke topraklarının paylaştırılmasına neden olmuştur.

 Türkiye Selçuklu Sultanının özel hayatını sürdürdüğü saray bölümüne harem denmiştir. Saray teşkilatında en önemli görevliye hâcip denmiş ve haciplerin başında bulunan kişiye “hacibü’l-hüccab denmiştir. Türkiye Selçuklularında sultanın mutlak vekili olarak vezir görev yapmış ve sultan adına devleti idare etmiştir.

Not: Konya’daki Alaeddin Köşkü, Kayseri’de Keykubadiye Sarayı, Beyşehir’deki Kubadabad Sarayı Alanya’daki Alaiye Sarayı Türkiye Selçukluları Dönemi’ne ait önemli saraylardandır.

 Türkiye Selçuklu Devleti’nde askerî, idari, mali ve hukuki bütün devlet işlerinin karara bağlandığı ve en yüksek yönetim organına Divan-ı Saltanat veya Divân-ı Ala denmiştir.

 Türkiye Selçuklularında hükümdar çocuklarını (melik) eğitmekle görevlendirilen Atabeyler, Osmanlılar zamanında Lala ismiyle görev yapmışlardır.

 Naib-i Saltanat veya Niyabet-i Saltanat, ilk defa Türkiye Selçuklularında görülmüştür.

 Büyük Selçuklu Devleti’nin geliştirdiği ikta sistemi, Türkiye Selçukluları tarafından da taşrada uygulanmıştır. Osmanlılar ise İkta sistemini Tımar (Dirlik) Sistemi adıyla uygulamıştır.

Not: Türkiye Selçuklularında arazi işlerinden sorumlu olan ve bunlarla ilgili işleri düzenleyen menşur ve beratları hazırlayan görevliye de pervane denmiştir. Pervane üst düzey bir memuriyet olmamasına rağmen Divan-ı Ala’nın üyelerinden kabul edilmiştir.



HAÇLILAR KARŞISINDA TÜRKLER

HAÇLI SEFERLERİ (1096-1270): Papa’nın liderliğinde Hristiyanların İslam dünyası üzerine 11. yüzyılın sonlarından başlayıp 13. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden saldırılarına verilen genel ad.

Nedenleri:

·         Türklerin Anadolu’da ilerlemesi karşısında Bizans’ın yardım isteği,

·         Kudüs’ü Müslümanların elinden geri alma isteği,

·         Doğunun zenginliklerini ele geçirmek,

·         Avrupa’daki Senyör ve şövalyelerin zenginlik ve hakimiyet alanlarını arttırmak istemeleri,



1. HAÇLI SEFERİ: (1096-1099) : Kudüs'ü Müslümanlardan geri alma için Haçlılar ilk seferine çıkmıştır.

Sonuçları:

·         Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Kılıçarslan, Haçlılarla mücadele etmiştir.

·         Urfa ve Antakya Haçlıların kontrolüne geçti ve bu bölgelerde kontlukları kuruldu.

·         Kudüs, Haçlıların kontrolüne geçti. Kubbetü’s-Sahra yağmalanmış, Mescid-i Aksa’ya sığınanlar kılıçtan geçirilmiş, Musevilerin sığındıkları sinagoglar da ateşe verilmiştir.



2. HAÇLI SEFERİ: (1144-1149)

·         Türkiye Selçuklu hükümdarı I. Mesut Haçlılarla mücadele etmiştir.

·         İmamettin Zengi, Urfa'yı Haçlılardan geri almış ve Hristiyan kontluklarına son vermiştir.



3. HAÇLI SEFERİ: (1189-1192)

·         Selahattin Eyyubi’nin 1187 tarihli Hıttın Savaşında Kudüs’ü tekrar geri alması sebebiyle 3. Haçlı Seferi başlamıştır.

·         Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa (Firederik Barbarossa) Fransa Kralı II. Philippe (Filip) ve İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard (Rişar) bu sefere

·         Bu seferde Haçlılar ağır bir yenilgi almıştır.  Alman İmparatoru Silifke çayını geçerken boğulmuş ve hayatını kaybetmiştir.



4. HAÇLI SEFERİ: (1189-1192)

Selahattin Eyyubi’nin ölümü ile Kudüs’ü Müslümanlardan geri almak amacıyla yapılan bir seferdir. Bu seferde Haçlı orduları yola çıktıktan sonra yönünü İstanbul’a çevirmiş ve Haçlı Birlikleri İstanbul’u yağmalamışlardır. Haçlılar, Bizans İmparatorluğunun yerine kendilerine bağlı bir Latin Krallığı kurmuşlardır. (1204)

UYARI: İlk dört haçlı seferi Türkler ve Anadolu üzerine gerçekleştirilen seferlerdir.



HAÇLI SEFERLERİNİN ÖNEMİ

 Akdeniz limanları önem kazandı, Doğu-Batı arasında ticaret arttı. Venedik, Ceneviz, Napoli gibi denizci devletler zenginleşti.

 Avrupa’da Derebeyler(Feodal Beyler) zayıflamışlardır.

 Türk-İslam Medeniyetindeki Kağıt, matbaa, pusula barut ve dokuma Avrupa'ya taşındı ve Avrupa'da yaygınlaştı.



HARZEMŞAHLAR (1097-1230) :

1097-1230 yılları arasında Harzem ile İran bölgesinde Harzemşahlar hüküm sürmüştür. Moğollar ile Anadolu Selçuklu Devleti arasında tampon görevi gören Harzemşahlara, Yassıçemen savaşında son verildi. Harzemşahların yıkılmasıyla Moğollar ile Türkiye Selçukluları sınır komşusu olmuşlar ve Moğol tehlikesi yakından hissedilmeye başlandı.



YASSIÇEMEN MUHAREBESİ (1230)

Bu Savaşta Ahlât’ı kuşatan Harzemşahlar ile Alaaddin Keykubat komutasındaki Türkiye Selçukluları, Erzincan yakınlarında Yassıçemen’de karşı karşıya gelmişlerdir.  İki devlet arasında yapılan bu savaşta yenilen Harzemşah devleti zayıflamış ve bir yıl sonra Moğollar tarafından yıkılmıştır.

Harzemşahların ortadan kalkmasıyla Anadolu, Moğol akınlarına açık hale gelmiş ve 1230 tarihinden itibaren Türkiye Selçukluları ile Moğollar arasında mücadele alanına dönüşmüştür.



BABA İSHAK İSYANI (BABAİLER İSYANI) (1240)

Türkiye Selçuklu hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Anadolu’da çıkan Baba İshak isyanı bastırılmasına rağmen bu isyan Türkiye Selçuklu Devletinin zayıflamasına neden olmuştur.  



KÖSEDAĞ SAVAŞI (1243)

 Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu ile II. Gıyaseddin Keyhüsrev komutasındaki Anadolu Selçuklu ordusunun Sivas yakınlarında Kösedağ denilen yerde karşı karşıya geldiği savaştır.

 Anadolu Selçuklu Devleti bu savaşta ağır bir yenilgi aldı ve devlet zayıflama dönemine girmiştir.

SONUÇLARI:

 Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollara bağlı olarak yönetilmeye başlanmıştır.

 Anadolu Selçuklu Devleti dağılma dönemine girmiştir.

 Anadolu’da ticaret önemini giderek kaybetmiştir.

 Anadolu Türk birliği dağılmış, Beylikler kurulmuştur.



Not: Anadolu Selçuklu Devleti 1308 yılında tamamen yıkılmıştır. Anadolu’da İkinci Türk Beylikleri Dönemi başlamıştır.



İLHANLILAR (1256-1353):

 Cengiz Han’ın torunu Hülâgû Han tarafından Tebriz merkezli olarak İran’da kurulan bir Moğol devletidir.

 Kendi bayrakları ve paraları olan İlhanlılar, Moğolların Büyük Kağan’ına bağlı olarak bir çeşit eyalet sistemiyle yönetilmiştir.

 1295 yılından itibaren tam bağımsız şekilde idare edilmişlerdir.



MOĞOLLAR ANADOLU’DA

Moğol İstilası, 1221’den itibaren batı yönünde gittikçe yoğunlaşmış ve Anadolu coğrafyası için bir tehdit hâline gelmiştir. Anadolu’nun Moğol işgaline uğraması ihtimaline karşı bazı tedbirler alan I. Alâeddin Keykubad; Konya, Kayseri ve Sivas gibi şehirlerin surlarını ve sınır kalelerini yeniden inşa ettirmiştir

Anadolu’daki Moğol Dönemi; Kösedağ yenilgisi ile başlamış ve Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu sonrasına, yaklaşık 1340’lara kadar sürmüştür.



AYN–I CALUT SAVAŞI-1260

Memluk Sultanı Baybars ile Moğollar arasında 1260 yılında Ayn-ı Calut savaşında, Moğollar ağır bir yenil aldı. Bu savaş Moğolların batıdaki ilerleyişini durdurmuştur.

 

İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ

Kösedağ Savaşı sonrası Anadolu’da Moğolların etkili olmaya başlamasıyla Anadolu’da İkinci Türk beylikleri Dönemi başlamıştır.

Anadolu’da kurulan ikinci dönem Türk beylikleri;

 Konya’da Karamanoğulları,

 Sinopta Candaroğulları,

 Kütahya’da Germiyanoğulları,

 Isparta’da Hamitoğulları,

 İzmir ve çevresinde Aydınoğulları,

 Muğla ve çevresinde Menteşeoğulları,

 Manisa ve çevresinde Saruhanoğulları,

 Beyşehir’de Eşrefoğulları,

 Antalya’da Teke Beyliği,

 Çanakkale ve çevresinde Karesioğulları,

 Sivas’ta Eratna Beyliği,

 Elbistan ve Maraş çevresinde Dulkadiroğulları,

 Adana ve çevresinde Ramazanoğulları,

 

MOĞOLLAR SONRASI ANADOLU’DA MUTASAVVIFLAR

Moğol baskısının artmasıyla birlikte Türkiye Selçuklularının Anadolu’da kurduğu siyasi, sosyal ve ekonomik düzen bir kargaşaya dönüşmüş ve huzur ortamı bozulmuştur. Siyasi otoritenin zaafa uğradığı bu dönemde halk, tasavvuf ehli manevi otoritelere sığınmaya başlamıştır.

Anadolu coğrafyasında tarikatlar halk üzerinde büyük etkiye sahip olan âlimler, açtıkları tekke ve zaviyeler ile kurdukları vakıflarla geniş halk kitleleri üzerinde etkili olmaya başlamıştır.

 Mevlana Celaleddin-î Rumi,

 Hacı Bektaş-ı Veli  

 Yunus Emre



MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-Î RÛMÎ

 Anadolu’da sosyal huzurun sağlanmasında Mevlevîlik çok önemli bir yer tutmuştur.

 Mevleviliği, XIII. yüzyıl sonlarında Konya’da Mevlânâ’dan sonra, oğlu Sultan Veled teşkilatlandırmıştır.

 Anadolu’nun çeşitli şehirlerine gönderilen halifeler sayesinde Anadolu’da yayılan Mevlevilik, kurulan mevlevihanelerle Bağdat'tan Rumeli'ye kadar geniş bir alana etki etmiştir.



HACI BEKTÂŞ-I VELÎ

 Horasan’ın Nişabur şehrinde doğup yetişen ve daha sonra Anadolu’ya gelen Hacı Bektâş-ı Velî, Anadolu’da Suluca Karahöyük’e yerleşmişti.

 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ankara, Kırşehir, Konya, Kayseri gibi Anadolu’nun kültür merkezleri, aynı zamanda Bektâşiliğin de ilk merkezleri olmuştur.

 Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi sürecinde özellikle Moğol İstilası sonrasında önemli bir rolü olan Hacı Bektâş-ı Velî kalıcı izler bırakmış ve etkileri yüzyıllar boyunca geniş toplum kesimleri üzerinde hissedilmiştir.



YUNUS EMRE

 13. yüzyılın karışıklıklar içerisindeki Anadolu insanında hayranlık uyandırmış ve sosyal huzurun sağlanmasına hizmet etmiştir. Yunus Emre ile birlikte Anadolu’da Türkçe, Türk edebiyatı ve tasavvufi Türk şiiri daha XIV. yüzyılda zirveye ulaşmıştır.

Muallimi Tarih

KPSS ve Lise Tarih Ders Özetleri

Yorum Gönder

🔔 Görüşlerinizi Bize Bildirin

Daha yeni Daha eski