DEĞİŞİM ÇAĞINDA AVRUPA VE OSMANLI


DEĞİŞİM ÇAĞINDA AVRUPA VE OSMANLI


AVRUPA’DA DEĞİŞİM ÇAĞI


1500’li yılların başlarına kadar Avrupa’da siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda Katolik Kilisesi Orta Çağ Avrupası’nı şekillendirmiştir. Zenginleşerek güç kazanan, Eğitimi ve öğretimi kontrolü altında tutan Papalık (Kilise) kendi öğretilerine karşı çıkanları Engizisyon mahkemelerinde yargılamıştır.


ORTAÇAĞ:


Roma İmparatorluğunun 395’te ikiye ayrılmasından başlayıp, İstanbul’un Fethine (1453) kadar geçen 1100 yıllık döneme Ortaçağ adı verilmiştir. Tarihi Devirlerden biri olan Ortaçağ, Avrupalılar için karanlık çağ iken, İslam Dünyası için ise Aydınlık dönemdir; çünkü İslam dünyası bu dönemde en parlak dönemini yaşamıştır. 


Ortaçağ Avrupa’da, Papalık (Kilise) kendi menfaatlerine göre dini yorumlamış, kiliseye karşı fikir öne sürenleri dinden çıkarmış (Aforoz) ya da çeşitli cezalar vermiştir. Kilisenin bu dönemde kontrolü elinde tutmasından kaynaklı olarak insanlar kendilerine öğretilenleri doğru varsaymış ve sorgulamaya ihtiyaç duymamıştır. Bu sebeple Avrupa kıtası geri kalmış ve karanlık çağını yaşamıştır.


RÖNESANS


Kelime olarak “Yeniden doğuş” anlamına gelir. Rönesans, 1400’lü yılların sonunda İtalya’da ortaya çıkmıştır. Rönesans Hareketiyle İtalya’da başlayan bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanındaki gelişmeler zamanla Avrupa’ya yayılmıştır.


Rönesans’ın etkisiyle Avrupa’da akıl, deney ve gözlem önem kazanmaya başlamış, kilisenin savunduğu ve hurafe (batıl) fikirler giderek önemini kaybetmeye başlamıştır.


Rönesans Hareketleriyle birlikte halk aydınlanmaya, aklını kullanmaya ve sorgulamaya başlamıştır. Bu Bilinçlenme ve özgür düşünme Reform Hareketlerine zemin hazırlamıştır. 


REFORM


Reform Hareketi; 1500’lü yıllarda Katolik Kilisesine bağlı bir kısım din adamının kiliseye karşı yapmış olduğu dinsel bir başkaldırıdır. Reform hareketinin amacı Katolik Kilisesindeki bozulmaları düzeltmek, Din adamlarının kendi menfaatlerine göre dini yönlendirmelerinin önüne geçmektir.


Martin Luther öncülüğünde ilk olarak Almanya’da başlamış, daha sonra Fransa, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde etkili olmuştur.


Rönesans Hareketleriyle birlikte özgür düşüncenin halk arasında yayılması ve Matbaa aracılığıyla yeni fikirlerin geniş halk kitlelerine ulaşması Reform hareketlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. 


Reform Hareketleriyle birlikte Din adamlarının - Kilisenin nasıl yozlaştığı ve Din adamlarının Kiliseyi kendi menfaatlerine göre nasıl kullandıkları ortaya çıkmıştır. Böylelikle kilisenin devlet ve toplum hayatındaki etkisi ve itibarı azalmış, Avrupa’da laik (Seküler) bir yönetim ortaya çıkmıştır.


Reform Hareketleri sonucu; Almanya’da Martin Luther taraftarlarının oluşturduğu ‘’Protestanlık’’, Fransa’da ‘’Kalvenizm’’, İngiltere’de ‘’Anglikanizm’’ mezhepleri ortaya çıkmıştır.


BİLİM DEVRİMİ (RASYONALİZM)


Rasyonalizm (akılcılık); insan aklının her türlü rehberliği yapacak güçte olduğunu ve başka hiçbir kaynağa gerek olmadığını dile getiren bir felsefe akımdır. Rönesans Hareketinin ortaya çıkmasında bu felsefi görüş etkili olmuştur.


Rasyonalistlere göre; aklın işleyişini engelleyen dış faktörler olmadığı takdirde doğru düşünmeyi sağlayacak tek kaynak akıldır. İstanbul’un Fethiyle başlayan Yeniçağ, Akıl Çağı olarak da adlandırılmıştır.


Akıl Çağı’nda Avrupa’da Bilim Devrimi gerçekleştiren bilim insanları; İtalyan Galileo (Galile), Alman Kepler (Keplır), İtalyan Copernicus (Kopernik) ve İngiliz Newton (Nivtın)


AKIL ÇAĞI (YENİÇAĞ): 


Rönesans ve Reform hareketleri sonucunda Avrupa’da kilise öğretilerinin yerini önemli düşünürlerin fikirleri almıştır. İnsanlar aklını kullanmaya, bilgileri sorgulamaya ve eleştirme başlamıştır.


Bu dönemde barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla Avrupa’da egemen olan derebeylerin (Feodal beylerin) yerini krallar almıştır. Derebeylik (Feodalite), Eski Türkiye’deki Ağalık sistemine benzetilebilir. 


17. VE 18. YÜZYILLARDA AVRUPA DÜŞÜNÜRLERİ


Akıl Çağından sonra 1600-1700’lerde Avrupa’da Aydınlanma düşüncesi yayılmaya başlamıştır. 1700’lü yılların ortasında İngiltere’de Sanayi Devrimi ortaya çıkmış ve 1789’da Fransa’da ortaya çıkan Fransız İhtilaliyle özgürlük düşüncesi tüm Avrupa’ya yayılmıştır.


KOPERNİK: Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünü ispatlamıştır.


MAKYAVEL: Aydınlanma Dönemi’nde devlet yönetimi konusunda düşünceler ileri süren İtalyan bilim insanıdır. İtalya’da siyasi birliğin ancak güçlü bir hükümdarla sağlanabileceği fikrini ortaya atmıştır. ‘’Amaca ulaşmak için izlenecek her yol uygundur.’’ Sözü kendisine aittir.


THOMAS MORE: İngiliz devlet adamı, filozof ve Rönesans dönemi yazar. “Ütopya” adlı eserini kaleme almıştır. Eserinde özel mülkiyetin bulunmadığı bir devleti hayal eden ve anlatan More, İngiltere’deki toplum düzenini ve adalet sistemini eleştirmiştir.


İMANUEL KANT: Alman Felsefesinin kurucularından olan Alman Filozof Kant, 1734-1804 yılları arsında yaşamıştır. Kant’a göre; Ön yargılarından, dinsel inançlarından ve skolastik düşünceden kurtulan insan, aklını kullanarak yeni bir toplum inşa etme sürecine girmiş demektir.


JAN JAK RUSSO: Halkın iktidarını, her alanda eşitliğini ve mutlak demokrasiyi savunan İsviçreli (Cenevre) yazar ve düşünürdür. Rousseau’ya göre; toplumun bir araya gelerek düzen içinde yaşaması için bir “sözleşme” oluşturacağını böylece devletin halkın egemenliği ile yükseldiğinde meşru olacağını ifade eder. 


VOLTAİRE: Fransız Devrimine ve Aydınlanma hareketine büyük katkısı olan Fransız yazar ve düşünür.


MONTESQUIEU: Fransız Devrimine ve Aydınlanma hareketine büyük katkısı olan Fransız politik düşünür.


OSMANLI DEVLETİ’NDE DEĞİŞİM


 


COĞRAFİ KEŞİFLER


 1400’lü yılların sonlarında, Yeni Dünya’ya ilk defa Kristof Colomb (Kristof Kolomp) ulaşmışsa da yeni bir kıta keşfettiğini fark edememiş ve buranın Hindistan olduğunu varsaymıştır.


Kolomb’dan sonra Floransalı Amerigo Vespucci (Ameriko Vespuçi) buranın yeni bir kıta “Amerika” olduğunu keşfetmiştir. Keşiften sonra İspanya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve Portekiz gibi Avrupalı devletler, bu yeni kıtayı istila etmişler ve koloniler kurmaya başlamışlardır.


Amerika kıtasının keşfi, Avrupa ekonomisi için yeni bir umut kapısı olmuş, Ulaştıkları bölgelerin değerli madenlerine ve varlıklarına el koymaya başlayan Avrupalı Devletler giderek zenginleşmeye başlamışlardır.


Amerika’nın keşfi sonrası değerli madenlerin Avrupa’ya getirilmesi, Avrupa’da ticaretin gelişmesini sağlamıştır. Amerika’dan gelen gümüşün, giderek artan miktarda Osmanlı ülkesine girmesi, Osmanlı akçesinin değerinin düşmesine neden olmuştur. Coğrafi Kesifler sonrası yaşanan bu gelişmeler Osmanlı Devleti’nin ekonomisini olumsuz etkilenmiştir.


Coğrafi keşiflerden sonra Avrupalı devletlerin izlediği sömürgecilik politikası, Osmanlı ekonomisini sarsan ve derinden etkileyen en önemli sebeplerden biri olmuştur.


TIMAR SİSTEMİ:


Osmanlılarda devlete ait topraklardan alınan vergilerin, devlet memurlarına maaşlarına karşılık olarak verilmesiyle ortaya çıkan sisteme verilen ad. Bu sistemle Devlete ait olan topraklar (Miri) işlenmiş, bu topraklarda güvenlik sağlanmış ve devlet hazinesinden para çıkmadan taşrada bir ordu kurulmuştur.


Miri Arazinin vergilerini toplama hakkını elde eden Devlet memuru, çiftçilerden vergileri toplar, bu vergi gelirlerinden maaşını ayırdıktan sonra geri kalan para ile devlet için ‘’Cebelü’’ adı verilen asker yetiştirirdi.


Osmanlılardaki Tımar Sistemi, Türk-İslam Devletlerinde İkta Sistemi adıyla uygulanmıştır.


NOT: 1500’lerin sonunda ve 1600’lerin başında Osmanlı Devletinin içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını iltizam ve malikâne sistemlerini uygulamaya koyarak karşılamaya çalışmıştır.


TAŞRA:


Devlet yönetiminde, Merkezin (Başkent) dışında kalan yerlere verilen ad. Örnek vermek gerekirse; Osmanlı Devletinin merkezi ve başkenti olarak İstanbul’u kabul ettiğimizde, İstanbul’un dışında kalan ülke topraklarına taşra adını vermekteyiz. Taşra; Eyalet, Sancak ve Kaza olmak üzere idari birimlere ayrılarak yönetilirdi.


MİRİ ARAZİ:


Türk-İslam Devletlerinde ve Osmanlılarda mülkiyeti devlete ait olan topraklara Miri adını vermekteyiz. Miri araziyi işleten (ekip-biçen) Halk devlete vergi öderdi. Tımar Sistemi sayesinde devlete ait topraklar sahipsiz kalmamış ve daha düzenli bir şekilde işlenmiştir. Toprakların düzenli bir şekilde işletilmesi toplumun refah düzeyini de yükseltmiştir.


YENİÇERİ OCAĞI:


 Osmanlı padişahlarını ve başkenti korumakla görevli ve Başkentte ikamet eden askeri birliğe verilen ad. Devşirme sisteminden yetişen kişilerin asker olduğu bu birlik, padişaha bağlıdır. Yeniçeri askerleri padişah değişikliğinde Cülus Bahşişi ve 3 ayda bir Ulufe maaşı alırlardı. I. Murat döneminde kurulan Yeniçeri Ocağı, zamanla güçlenmişler devlet yönetiminde, padişahların tahtta çıkmasında etkili olmaya ve bozulmaya başlamıştır. II. Mahmut döneminde 1826 yılında kaldırılmıştır.


KAPİTÜLASYONLARIN SÜREKLİ HALE GETİRİLMESİ


Osmanlı Devletinde gerçek anlamda ilk kapitülasyonlar Kanuni Sultan Süleyman döneminde Fransızlara verilmiştir. Bu kapitülasyonlar padişahların ömrü ile sınırlı tutulmuştur. 1740 yılına kadar Osmanlı tahtına çıkan her padişah tarafından yenilenen kapitülasyonlar, I. Mahmut döneminde sürekli hale getirilmiştir.


Fransızlardan sonra ticari imtiyazlar verilen bir diğer ülke İngiltere’dir. İngiltere’ye verilen kapitülasyonlar 1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşmasıyla genişletilmiştir. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı pazarı dışarıya bağımlı hale gelmiştir. İngilizlerden sonra Çarlık Rusya’ya kapitülasyonlar verilmiştir


İlk zamanlarda Osmanlı Devleti için yararlı olan Kapitülasyonlar, Sanayi Devriminden sonra Osmanlı’ya zarar vermeye ve Osmanlı pazarını dışarıya bağımlı hale getirmiştir. Avrupa’nın sanayileşmesine ve büyük fabrikaların kurulmasına karşın Osmanlıların çağın gerisinde kalması bu olumsuz durumu ortaya çıkarmıştır. Kapitülasyonlar, zamanla Osmanlı ekonomisine zarar vermeye başlamış, Osmanlı kara suları yabancıların açık pazarı hale gelmiş ve Yabancı tüccarlarla rekabet edemeyen yerli esnaf iflas etmiştir.


NOT: Osmanlı vergi sistemi, temelde örfî ve şeri olmak üzere iki kısımda toplanmıştır. 


Şeri vergiler; Öşür, haraç ve cizye Örfi Vergiler; Avarız, Derbent örnek olarak gösterilebilir. 


OSMANLI DEVLETİ’NDE İSYANLAR VE DÜZENİ KORUMA ÇABALARI


Osmanlı Devleti 1500 ve 1600’lü yıllarda Başkent’te ‘’Yeniçeri (İstanbul) İsyanları’’; Anadolu’da ‘’Celali İsyanları’’ ve Medrese öğrencileri çıkardığı Suhte İsyanlarını bastırmak için çaba sarf etmiştir.


A- CELALİ İSYANLARI (ANADOLU İSYANLARI)


1500’lü yılların sonlarında savaşların uzun sürmesi, fetihlerin azalması, toplum düzeninde bozulmaların yaşanması ve Anadolu’da baş gösteren işsizlik, uzun süreli kuraklık gibi nedenlerle Anadolu çıkan isyanlara verilen genel ad.


Anadolu’da asayişin bozulmasına ve üretimin durmasına neden olan bu isyanlar IV. Murat döneminde Kuyucu Murat Paşa tarafından sert bir şekilde bastırılmıştır.


B- SUHTE İSYANLARI:


Medrese bitirmiş ve iş bulamamış öğrencilerin çıkarmış olduğu isyanlara verilen ad. 


C- YENİÇERİ İSYANLARI: (İSTANBUL İSYANLARI)


Yeniçeri askerlerinin İstanbul’da çıkarmış oldukları ve yönetime müdahale ettikleri isyanlara verilen ad.


Yeniçeriler tarafından katledilen ilk Osmanlı padişahı II. (Genç) Osman’dır.


Çıkardıkları isyanlarla birçok padişahı tahttan indiren ve yönetime müdahale eden Yeniçeri Ocağı, II. Mahmut tarafından 1826 yılında kaldırılmış yerine ‘’Asakiri Mensureyi Muhammediye’’ ordusu kurulmuştur.


EKBER VE ERŞED SİSTEMİ


Osmanlı Devleti’nde, hanedan üyelerinden hangisinin tahta geçeceğini belirleyen bir sistemdir. Hanedan üyeleri arasındaki taht mücadelesine son vermek amacıyla veraset sisteminde değişikliğe gidilmiştir.


Ekber Erşed Sistemiyle; hükümdarlığın babadan oğula geçme yöntemi yerine en yaşlı ve en tecrübeli hanedan üyesinin tahta geçmesi karara bağlanmıştır.


Sultan I. Ahmet döneminde Ekber Erşed Sistemine geçilmiştir.


LAYİHA (RİSALE):


Osmanlı Devletinin 1600’lü yılların başından itibaren içine düştüğü olumsuz durumdan kurtarmak için yeni ve kalıcı tedbirlerin alınması gerektiğini düşünen devlet adamlarının hazırladıkları, sorunları ve çözüm önerilerini sundukları nasihatname tarzındaki raporlara Layiha adı verilir.


Koçi Bey ve Katip Çelebi gibi önemli devlet adamları Osmanlı Devletindeki aksaklıkları ve çözüm önerilerini dönemin hükümdarı IV. Murat’a sunmuşlardır.


LALE DEVRİ YENİLİKLERİ


Osmanlı tarihinde 1718-Pasarofça Antlaşması’yla başlayan, 1730-Patrona Halil İsyanı’yla sona eren dönem Lale Devri olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Devleti’nde barış, eğlence, sefa dönemi olarak bilinen Lale Devrinde; sosyal ve kültürel alanlarda önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. Lale Devrinin padişahı III. Ahmet, Sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır.


Ø Avrupalı tarzında ev eşyaları ve giysiler kullanılmaya başlandı.


Ø Paris, Londra ve Viyana gibi Avrupa başkentlerine geçici elçiler yollanmış


Ø Said Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından Osmanlıya matbaa getirilmiş


Ø Osmanlı ülkesinde Çiçek hastalığına karşı ilk kez aşı uygulanmıştır.


Ø Tulumbacılar adı verilen itfaiye ocağı kurulmuştur.


Ø Çini atölyeleri ve Kâğıt fabrikası açılmıştır.


Lale Devrinde saraydakilerin lüks merakı ve israfı nedeniyle halkın sadrazam ve devlet adamlarına karşı tepkileri artmıştır. 1730’da başlayan Patrona Halil İsyanı ile Lale Devri kanlı bir şekilde sona ermiştir. Sultan III. Ahmet tahttan indirilmiş ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa öldürülmüştür.


 ‘’Nedim ve Şeyh Galip’’ Lale Devri’nin önemli şairlerindendir. Levni ise Lale devrinde minyatür sanatında büyük başarılar ortaya koymuştur.


ÖNEMLİ: Modern anlamda ilk matbaa Avrupa’da Gutenberg tarafından 1450’lerin başında geliştirilmiştir. Avrupa’da kağıt ve matbaanın yaygınlaşması, bilginin üretiminde ve yayılmasında en önemli aşama olmuştur. Bilginin kayıt altına alınmasının kolaylaşması, kitapların kopyalarının kısa sürede ve çok sayıda üretilebilmesi, kağıdın ucuzlaması ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Rönesans ve Reform Hareketlerinin ortaya çıkmasında ve Avrupa’ya yayılmasında Matbaa’nın kullanılmasının rolü çok büyüktür.


Osmanlı Devleti’nde ilk matbaayı kuranların gayrimüslimler olduğu kesindir. İlk Yahudi matbaası, İstanbul’da 1493 yılında Musevi Hahamı Gerson tarafından kurulmuştur. Selanik’te 1510’da, Edirne’de 1554’te, Şam’da 1605’te, İzmir’de 1646’da basımevleri kurarak din, tarih ve dil bilgisi kitapları basmıştır.


 


Osmanlı’da ilk Ermeni matbaası, Kumkapı’da 1567 yılında kurulmuştur. İstanbul’da ilk Rum matbaasını ise N. Metaxas adlı bir Rum papaz, Londra’dan getirdiği basım araçları ile 1627 yılında açmıştır. 


Osmanlılarda Müslümanların kullandığı ilk matbaa ancak Lale Devri’nde III.Ahmet devrinde açılabilmiştir. İbrahim Müteferrika ve Fransa Elçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin oğlu Said Efendi tarafından 1727’de kurulmuştur. İbrahim Müteferrika’nın matbaasında basılan ilk kitap,1729’da yayımlanan “Vankulu Lûgati” olmuştur.


ÖNEMLİ: Hattatlığın Osmanlılarda yaygın bir meslek oluşu, dini tutuculuk ve yasaklamalar, okuryazar oranının düşüklüğü ve okuma alışkanlığının yaygınlaşmaması gibi sebeplerden dolayı matbaa Müslümanlar tarafından geç kullanılmıştır.


Avrupa ile Osmanlı ilim dünyası arasındaki açığı fark eden ilk Osmanlı alimi, Avrupa’da “Hacı Kalfa” ismi ile tanınan Kâtip Çelebi’dir 


İLİM VE İRFAN ERLERİ


Orta Asya ve Ortadoğu’da gelen alimler matematik, tıp, hukuk, astronomi, din gibi alanlarda ilk eserleri vererek Kuruluş Dönemi’nde Osmanlı toplumunun ihtiyaçlarını karşılamıştır.


1655-1716 yılları arasında yaşayan ve Osmanlı Devleti’nin ilk vakanüvisti olan Naima Efendi, “TARİH-İ NAİMA” adlı eserinde olayları, kronolojik ve çok yönlü değerlendirmelerle ele almıştır.


Edebiyatçı, halk tarihçisi, halk bilimci, hattat gibi yönleri ile öne çıkan Evliya Çelebi 1600’lü yıllarda yaşamış bir Osmanlı aydınıdır. Evliya Çelebi, kırk iki yılda yaptığı seyahatler sonucunda gezip gördüğü yerleri ve şahit olduğu olayları usta bir ressam bakışıyla “Seyahatname-i Evliya Çelebi” adlı eserinde bir araya getirmiştir.


1700’lü yıllardaki Osmanlı alimlerinden olan Yanyalı Esad Efendi, Aristo’nun bazı eserlerini Grekçeden Arapçaya çevirmiş, onları düzeltmiş ve bu şekilde tanınmıştır. Yanyalı Esad Efendi, Lale Devri’nde başlatılan yenileşme hareketleri kapsamında kurulan ‘’Tercüme Kurulu’’nun başkanlığına getirilmiştir.

Muallimi Tarih

KPSS ve Lise Tarih Ders Özetleri

Yorum Gönder

🔔 Görüşlerinizi Bize Bildirin

Daha yeni Daha eski