ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ (1077-1308)
Kutalmışoğlu Süleymanşâh Devri (1077-1086)
Melikşâh tarafından
Anadolu’nun fethine memur edilen Süleymanşâh kısa zamanda İznik’e kadar bütün
Anadolu’yu ele geçirerek 1077 tarihinde devletini kurdu. Rey’deki Büyük
Selçuklu Sultanı’na bağlı olarak Anadolu’ya hâkim olan Süleymanşâh Bizans’ın
içindeki durumundan faydalanmak suretiyle sık sık Bizans’ın içişlerine
karışmaya, taht kavgalarında politikası icabı bazı imparatorlara destek olmaya
başladı. Bu arada kardeşi Mansur’un isyanını Sultan
Melikşâh’ın Emîr Porsuk komutasında
gönderdiği kuvvetin de yardımıyla yendi. 1085 yılında ani bir baskınla Antakya
Kalesi’ni aldı. Ancak Antakya’nın fethi, Suriye Selçuklu
Sultanı Tutuş’la arasının açılmasına sebep oldu.
Sultan Tutuş ve müttefiki Artuk Bey,
Süleymanşâh’ı Halep yakınlarında yendiler. Süleymanşâh üzüntüsünden intihar
etti (1086).
Süleymanşâh, Antakya
seferine çıkarken idareyi İznik’te komutanlarından Ebu’l-Kasım’a
bırakmıştı. Süleymanşâh’ın ölümünden sonra Ebu’l-Kasım’ın bağımsız
hareketlerinden şüphelenen Melikşâh, Porsuk ve Emîr Bozan komutasında
Anadolu’ya birlikle gönderdi. Affını istedi ise de Bozan tarafından öldürüldü
(1092). Aynı tarihlerde Sultan Melikşâh’ın ölümü üzerine serbest bırakılan
Süleymanşâh’ın oğlu Kılıç Arslan Anadolu’ya gelerek babasının mirasına sahip
oldu (1092).
I. Kılıç Arslan (1092-1107)
Kılıç Arslan, Ege’de
oldukça kuvvetlene Çakan Bey (Çaka Bey)’i
ortadan kaldırdıktan (1097) sonra Malatya’ya giderek burasını kuşattı. Ancak bu
sırada büyük Haçlı ordusunun Anadolu’ya ayak bastığını duyarak İznik önlerine
geldiyse de sayıca üstün Haçlılar karşısında Anadolu’ya çekildi. Eskişehir
önlerinde tekrar şansını deneyen Kılıç Arslan, Haçlı ordusunu Antakya’ya
ulaşıncaya kadar gerilla savaşlarıyla rahatsız etti. Haçlılar büyük zayiat
vermelerine rağmen boydan boya Anadolu’yu geçerek Antakya, Kudüs ve Urfa
taraflarını alıp buralarda krallık, kontluk, prenskepslik kurdular. Bu arada
Haçlılar’ın arkasından gelen Bizanslılar da Batı Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz
sahil kesimini tekrar kontrollerine almayı başarmışlardı.
Elinde yalnızca İç
Anadolu kalan Sultan I. Kılıç Arslan başkenti Konya’ya getirdi. Daha sonra
Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bazı şehirler üzerine yürüdü. Bu yüzden Musul
Atabeki Çavlı, Artuklu İl-Gazi ve Suriye
Meliki Rıdvan Kılıç Arslan’ın üzerine yürüdüler. Suriye’de Habur
Suyu kenarında yapılan savaşı kaybeden Kılıç Arslan
Habur’u geçerken boğuldu (1107). Yerine oğlu Mes’ud geçtiyse
de diğer kardeşi Şehinşâh O’nu
tanımadı. Taht kavgası 1116’ya kadar sürdü.
Sultan I. Mes’ud (1116-1155)
Sultan Mes’ud
başlangıçta Dânişmendli Ahmed Gazi’nin egemenliğini
tanımak zorunda kalmıştı. Ancak O’nun ölümünden sonra (1134) bağımsız hareket
etmeye başladı. Anadolu’daki Selçuklu hâkimiyetini yeniden kurmaya çalıştı.
Ancak yeniden başlayan Haçlı Seferi (II. Haçlı Seferi), bu projesini önledi. III.
Konrad idaresinden Alman kuvvetlerini Ceyhan önünde
1147 tarihinde bozguna uğratan Sultan Mes’ud, VII. Lui idaresindeki
Fransız ordusunu da önce Yalvaç, daha sonra
Batı Toroslar’da Kazkbeli’nde yenerek
büyük bir zafer kazandı. Ermeniler’in hâkim olduğu Maraş-Elbistan taraflarını
da ele geçiren Sultan Mes’ud bir ara Konya’ya kadar gelen Bizans İmparatoru Manuel
Komnenos’u da durdurmayı başarmıştı. Ölümünden sonra yerine
oğlu Sultan II. Kılıç Arslan geçti
Sultan II. Kılıç Arslan (1155-1192)
Sultan Kılıç Arslan
saltanatının ilk yıllarında kardeşleri, Dânişmendli Yağıbasan ve
Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’la
uğraştı. Bizans’ın batıdaki meşguliyetinden faydalanarak Anadolu’da birliği
sağladı. En büyük rakibi Nureddin Mahmud Zengî’nin
de ölümü (1174) üzerine Batı Anadolu ve Marmara dışında bütün Anadolu’ya sahip
oldu. Bizans İmparatoru Manuel Komnenos, Kılıç Arslan tehlikesini ortadan
kaldırabilmek amacıyla büyük orduyla hareket geçti. Sultan II. Kılıç Arslan,
Bizans ordusunu, Bizanslı ve Avrupalı tarihçileri “Miryekefalon” felâketi
olarak nitelendirdikleri savaşta Yalvaç-Karamıkbeli’nde ağır bir yenilgiye
uğrattı. Bu büyük zafer Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük önem taşır. Bu
tarihten itibaren artık Bizans Türkler’e karşı bir saldırı politikası takip
edemeyecektir. Bu zaferle Batı Anadolu ve Eskişehir ilerisindeki bölgeler Türk
fethine açılmıştır. Türk orduları kısa zamanda Ege Denizi’ne kadar olan bölgede
sayısız şehirleri ele geçirdiler.
Sultan Kılıç Arslan
saltanatının sonlarına doğru ülkesini eski Türk geleneklerine uyarak 11 oğlu
arasında paylaştırdı. Ancak oğulları arasında şiddetli mücadeleler başladı. Bu
sırada III. Haçlı Seferi başlamış ve Frederick Barbarossa büyük
bir ordu ile Anadolu’ya girmiştir. Ancak Silifke Çayı’nda Alman İmparatoru’nun
ölümü, Anadolu Türklüğü’nü yeni bir felaketten kurtarmış oldu. Ülke taht
kavgası içinde iken Kılıç Arslan öldü (1192).
I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1192-1211)
Babasının yerine tahta
çıkan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, kardeşi Süleymanşâh’ın baskısı üzerine Bizans’a
giderek yardım almayı amaçlıyordu. Ancak istediği yardımı alamadı. Bu sırada
IV. Haçlı Seferi sonunda Lâtinler İstanbul’u ele geçirmişlerdi. I.
Gıyaseddin Keyhüsrev de böylece Anadolu’ya geçti. Aynı
tarihlerde kardeşinin de ölümü üzerine Selçuklu emîrleri tahta davet ettiler.
Saltanatı zamanında Pontus (Trabzon) Rum Devleti İmparatoru III.
Aleksios’u yendi, 1207 yılında Antalya’yı aldı.
Ermeni Kralı II. Leon’u yendi.
Eyyûbîler’in Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yayılmalarını önledi. İznik Rum
İmparatoru Laskaris’le yaptığı Alaşehir
Savaşı’nda şehit düştü (1211).
I. İzzeddin Keykâvus (1211-1220)
Devrin en önemli olayı
1214 tarihinde Sinop’un zaptıdır.
İzzeddin Keykâvus, Anadolu’daki Selçuklu hâkimiyetini pekiştirmiştir.
I. Alâaddin Keykûbâd (1220-1237)
Kardeşinin ölümü
üzerine tahta çıkan Alâaddin Keykûbâd, Anadolu Selçuklu Sultanları’nın en
büyüklerinden birisidir. Anadolu’da Türk birliğini büyük ölçüde gerçekleştiren
Sultan Alâaddin Keykûbâd Antalya yakınlarındaki Kolonoros Kalesi’ni
alarak burasına kendi adını verdi (Alâiye, daha sonra Alanya).
Kırım’daki önemli bir ticaret merkezi olan Suğdak üzerine,
Sinop’taki tersanelerde yaptırılan gemilerle bir donanma gönderen Sultan
Alâaddin Keukûbâd, burayı ele geçirdi. Kıpçak ülkesi Sultan’ın egemenliğini
tanıdı (1226). Ermeni Kralı vergiye bağlandı. Cengiz Han ordularının önünden
kaçarak Anadolu’ya gelen Harezmşah Celâleddin’in
Anadolu’yu ele geçirme emeli karşısında onunla savaşa tutuşarak, 1230 tarihinde Yassıçemen
Savaşı’nda yendi. Kaçan Harezmşah Celâleddin Van civarında
öldürüldü. Doğu sınırlarını emniyet altına almak için, kaleleri tamir ettirdi.
Asker ve mühimmat bakımından takviye etti. Doğuda büyük bir müdafaa zinciri
oluşturdu. Ayrıca Moğol Hakanı Ögedey’e elçi
göndererek antlaşma yaptı. Böylece Moğollar’ın tecavüzünden Anadolu’yu korumuş
oldu. 1237 yılında zehirlenerek öldü.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246)
II. Gıyaseddin yetesiz
bir hükümdardı. Başlangıçta komutanlarından Saadeddin Köpek’in
tesirinde kalarak birçok hatalar yaptı. Bunlardan biri Harezm Beyleri’nden ve
Selçuklu hizmetine girmiş olan Kayır Han’ın
öldürülmesidir. Bu olay Harezm birliklerinin isyanına sebep olduğu gibi devleti
uzun zaman uğraştırdı. Daha sonra Saadeddin Köpek’i
öldürttüyse de arkadan patlayan Baba İshak İsyanı (1239)
devleti çok sarstı. Anadolu’daki olayları dikkatli bir şekilde takip eden
Moğollar’ın Azerbaycan Valisi Baycu Noyan,
Anadolu’ya girerek Selçuklu ordusunu 1243 Temmuzunda Kösedağ denilen
yerde ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaş Anadolu Selçuklu Devleti’nin
yıkılmasına sebep oldu.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin Yıkılması
1243’de meydana gelen Kösedağ Savaşı sonucu Moğollar
Anadolu topraklarını işgal ederken, Anadolu Selçukluları da zayıflamaya ve
yıkılışa doğru yol almaya başlamışlardır. 1243 Kösedağ Savaşı ile başlayıp 1308
yılına kadar Anadolu Selçuklularının dağılma ve yıkılış süreci 65 yıl kadar
sürmüştür. Kösedağ Savaşı sonucu Moğol idaresine bağlı bölge valileri ortaya
çıkmıştı. Anadolu’da Türkmen Beylerinin yer yer mahalli isyanlarına şahit
oluyoruz. Bu süreçte özellikle 1250’lerden itibaren 1350’lere kadar yirmiden
fazla Türk Beyliği ortaya çıkmıştı. Karamanoğulları, Dulkadiroğulları,
Germiyanoğulları, Osmanoğulları, Saruhaoğulları, Çobanoğulları, Candaroğulları,
Ramazanoğulları, Eretnaoğulları, Hamitoğulları gibi, birçok mahalli Türkmen
Beyliği kuruldukları bölgeleri kendi idareleri altında Moğollara karşı
muhafazaya başlamışlardır.
13. yüzyıl başlarında Anadolu Selçuklularının sağlamış
olduğu birlik ve beraberlik olgusu, Moğol istilası veya Kösedağ Savaşı ile
bozulmuştur. Anadolu’nun yeniden birlik ve beraberlik sürecine ulaşması
Osmanlılar tarafından ancak 16. Yüzyıl başlarında sağlanabilmiştir. Bu
bildiride 13. Yüzyılın ikinci yarısında Anadolu’da Moğol istilası ile yaşanan
olumsuzlukları, Anadolu’da ortaya çıkan istikrarsızlığı, bozulan Türk Birliğini
değerlendirmeyi düşünüyoruz.