10. Sınıf Tarih, 1.Dönem, 1.Sınav Hazırlık Soruları

Tarih Zümresi
1
10. Sınıf 1. Dönem 1. Sınav | Türk-İslam Tarihi Notları ve Örnek Sorular (PDF Uyumlu)
Ders Notları • Örnek Sorular • Çözümler • İpuçları
Tam kapsama PDF’ye hazır Mobil uyumlu Aç/kapa çözümler

İçindekiler

Talas Savaşı (751)

Özet

Talas Savaşı, 751 yılında Çin ile Abbasiler arasında Orta Asya’da yapılmıştır. Karluk Türkleri Abbasiler’in yanında yer almıştır. Bu savaş sonucunda Çin’in Orta Asya’daki ilerleyişi durdurulmuş, Türkler İslamiyet’i tanımaya başlamıştır.
  • Karluk Türkleri bu savaşta Abbasiler’e destek vermiştir.
  • Savaş, Türk–İslam kültürel etkileşiminin başlangıcını oluşturmuştur.
  • Türklerin İslamiyet’i kabul süreci hızlanmıştır.
  • Çin’in batıya yayılma politikası sona ermiştir.
Düzey: Orta Konu: Talas Savaşı
Talas Savaşı’nın Türk tarihi açısından en önemli sonucu nedir?
Beklenen cevap: Türklerin İslamiyet’i tanımaya başlamasına zemin hazırlamıştır.

Dandanakan Savaşı (1040)

Özet

1040 yılında Gazneliler ile Büyük Selçuklular arasında yapılan Dandanakan Savaşı, Selçukluların zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu savaş sonunda Selçuklular bağımsızlığını kazanarak Büyük Selçuklu Devleti’ni resmen kurmuştur.
  • Selçuklular’ın siyasi bağımsızlığını kazandığı savaştır.
  • Horasan bölgesinde Selçuklu egemenliği kesinleşmiştir.
  • Büyük Selçuklu Devleti’nin resmen kurulduğu kabul edilir.
  • Türk–İslam dünyasında yeni bir güç doğmuştur.
Düzey: Orta Konu: Dandanakan Savaşı
Dandanakan Savaşı’nın Türk–İslam tarihinde önemi nedir?
Beklenen cevap: Selçuklular’ın bağımsızlığını kazanıp Büyük Selçuklu Devleti’ni kurmalarıdır.

Pasinler Savaşı (1048)

Özet

1048 yılında Selçuklular ile Bizans arasında gerçekleşen Pasinler Savaşı, Selçukluların zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu savaş, Türklerin Anadolu’ya yönelik ilk büyük akınlarının başarılı olduğunu göstermiştir.
  • Selçukluların Bizans’a karşı ilk büyük zaferidir.
  • Anadolu’nun Türkler tarafından keşfi hızlanmıştır.
  • Malazgirt Savaşı’nın öncülü niteliğindedir.
  • Türklerin batıya yönelme politikası güçlenmiştir.
Düzey: Orta Konu: Pasinler Savaşı
Pasinler Savaşı Türk tarihi açısından hangi gelişmenin habercisidir?
Beklenen cevap: Bizanslılarla yapılan ilk savaştır.

Malazgirt Savaşı (1071)

Özet

1071 yılında Sultan Alp Arslan komutasındaki Selçuklu ordusu, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in ordusunu Malazgirt’te yenmiştir. Bu zaferle Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.
  • Türklerin Anadolu’ya yerleşmesini sağlayan savaştır.
  • Bizans’ın askeri gücü zayıflamıştır.
  • Anadolu’nun Türkleşme süreci başlamıştır.
  • Türkiye tarihinin başlangıcı kabul edilir.
Düzey: Zor Konu: Malazgirt Savaşı
Malazgirt Savaşı’nın Anadolu tarihi açısından en temel sonucu nedir?
Beklenen cevap: Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış, kalıcı Türk yerleşimi başlamıştır.

Katvan Savaşı (1141)

Özet

1141 yılında Karahıtaylar ile Büyük Selçuklular arasında yapılan Katvan Savaşı, Selçukluların yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Bu savaş, Selçuklu Devleti’nin zayıflayıp dağılma sürecine girmesine yol açmıştır.
  • Selçukluların Orta Asya’daki gücü azalmıştır.
  • Devletin çözülme süreci başlamıştır.
  • Türk–İslam dünyasında siyasi birlik zayıflamıştır.
  • Karahıtaylar bölgesel üstünlüğü ele geçirmiştir.
Düzey: Zor Konu: Katvan Savaşı
Katvan Savaşı’nın Selçuklu Devleti üzerindeki etkisi ne olmuştur?
Beklenen cevap: Büyük Selçukluların siyasi gücü sarsılmış, dağılma süreci başlamıştır.

Yassıçemen Savaşı (1230)

Özet

1230 yılında Anadolu Selçukluları ile Harzemşahlar arasında yapılan Yassıçemen Savaşı, Selçukluların zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu zafer, Anadolu’da Selçuklu otoritesini güçlendirmiştir.
  • Harzemşahlar Anadolu üzerindeki etkisini kaybetmiştir.
  • Selçuklular Anadolu’da hâkim güç hâline gelmiştir.
  • Moğol istilası öncesi Anadolu’daki denge korunmuştur.
  • Selçuklu otoritesi ve güvenliği artmıştır.
Düzey: Orta Konu: Yassıçemen Savaşı
Yassıçemen Savaşı’nın Anadolu’daki siyasi dengeye katkısı ne olmuştur?
Beklenen cevap: Selçuklu otoritesini güçlendirerek Anadolu’da istikrar sağlamıştır.

Miryokefalon Savaşı (1176)

Özet

Miryokefalon Savaşı, 1176 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan komutasındaki ordunun Bizans İmparatoru Manuel Komnenos yönetimindeki Bizans ordusunu yenmesiyle sonuçlanmıştır. Bu zafer, Bizans’ın Anadolu üzerindeki Türkleri atma ümidini tamamen sona erdirmiştir.
  • Savaş, Denizli yakınlarındaki Miryokefalon (Karamıkbeli) mevkiinde gerçekleşmiştir.
  • II. Kılıç Arslan komutasındaki Selçuklu ordusu, Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmıştır.
  • Bu zaferle Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir.
  • Bizans’ın “Türkleri Anadolu’dan atma” politikası başarısız olmuştur.
  • Selçukluların Anadolu’daki otoritesi artmıştır.
Düzey: Orta Konu: Miryokefalon Savaşı
Miryokefalon Savaşı’nın Anadolu’nun Türkleşmesi sürecine katkısı nedir?
Beklenen cevap: Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan çıkarma ümidi tamamen sona ermiş, Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir.

Kösedağ Savaşı (1243)

Özet

Kösedağ Savaşı, 1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında yapılmıştır. Moğolların üstün geldiği bu savaş sonucunda Anadolu Selçuklu Devleti ağır bir yenilgiye uğramış ve Moğollara bağlı hâle gelmiştir.
  • Savaş, Sivas yakınlarındaki Kösedağ mevkiinde gerçekleşmiştir.
  • Selçuklu ordusu savaş düzenini kaybederek geri çekilmiştir.
  • Bu yenilgiyle Anadolu Selçukluları Moğollara vergi ödemek zorunda kalmıştır.
  • Anadolu’daki siyasi birlik bozulmuş, beylikler dönemi yeniden başlamıştır.
  • Ekonomik ve siyasi çöküş süreci hızlanmıştır.
Düzey: Zor Konu: Kösedağ Savaşı
Kösedağ Savaşı Anadolu Selçuklu Devleti için hangi sonuçlara yol açmıştır?
Beklenen cevap: Anadolu Selçuklu Devleti Moğollara bağımlı hâle gelmiş, Moğolların Andalu'daki otoritesi artmış, Anadolu’daki siyasi birlik bozulmuş ve beylikler dönemi başlamıştır.

Kudüs’ün Alınması (1187)

Özet

Kudüs’ün alınması, 1187 yılında Selahaddin Eyyûbî’nin komutasındaki Müslüman orduların, Haçlıların elinde bulunan Kudüs’ü fethetmesi olayıdır. 1099’dan beri Haçlıların kontrolünde olan şehir, yapılan Hıttin Savaşı (1187) sonrasında tekrar Müslüman egemenliğine geçmiştir. Bu olay, Eyyûbîler Devleti’nin en önemli başarısıdır ve İslam dünyasında büyük bir sevinç yaratmıştır.
  • Kudüs’ün geri alınması, Haçlı Seferleri döneminin dönüm noktalarından biridir.
  • Bu zafer, İslam dünyasında birlik duygusunu güçlendirmiş, Selahaddin Eyyûbî’yi kahraman bir lider konumuna getirmiştir.
  • Avrupa’da ise büyük yankı uyandırmış ve III. Haçlı Seferi’nin (1189–1192) düzenlenmesine neden olmuştur.
  • Kudüs, üç semavi din için kutsal bir şehir olduğundan, bu olay hem dini hem de siyasi açıdan büyük önem taşımaktadır.
Düzey: Orta Konu: Kudüs (1187)
Kudüs’ün 1187 yılında yeniden Müslümanların eline geçmesi, İslam dünyasında nasıl bir etki oluşturmuştur?
Beklenen cevap: Bu fetih, Müslümanlar arasında dini birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirmiş, Haçlılara karşı direnişin sembolü olmuştur.

Kösedağ Savaşı (1243)

Özet

Kösedağ Savaşı, 1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında yapılmıştır. Savaş, Sivas yakınlarındaki Kösedağ’da gerçekleşmiştir. Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğol komutanı ise Baycu Noyan’dır. Selçukluların ordu düzenini koruyamaması sonucu savaş Moğolların zaferiyle bitmiştir.
  • Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollara bağlı hâle geldi.
  • Selçuklular artık Moğollara vergi ödemek zorunda kaldı.
  • Devletin gücü azaldı, Anadolu’da siyasi birlik bozuldu.
  • Bu yenilgiden sonra Anadolu’da II. beylikler dönemi başladı.
  • Kösedağ yenilgisi, Selçuklu Devleti’nin yıkılış sürecini başlattı.
Düzey: Orta Konu: Kösedağ
Kösedağ Savaşı sonrasında Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğollara bağlı hâle gelmesinin Türk siyasi birliği üzerindeki etkisini açıklayınız.
Beklenen cevap: Savaş sonrası Anadolu Selçukluları bağımsızlıklarını kaybetmiş, ülke yönetiminde Moğolların etkisi artmıştır. Bu durum Anadolu’da siyasi birliğin bozulmasına ve beyliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İkta Sistemi

Tanım

İkta sistemi, devletin mülkiyetinde bulunan topraklardan elde edilen vergi gelirlerinin, maaş karşılığı olmadan belirli hizmetlerde bulunan kişilere (askerî veya sivil görevlilere) geçici olarak tahsis edilmesi esasına dayanan bir toprak yönetim sistemidir. Bu kişilere iktadar veya ikta sahibi denir. İktadar, kendisine verilen bölgeden vergi toplar; bu gelirle hem ailesinin geçimini sağlar hem de devlete asker yetiştirir.

İşleyiş

İkta sahibine tahsis edilen toprak devlete aittir, mülkiyet hakkı verilmez. İktadar, toprağı ekip biçen köylülerin (reaya) üretimini denetler, toprakların boş kalmamasını sağlar. Karşılığında köylüden aldığı vergilerle atlı asker (sipahi) besler. Bu askerler barış zamanında bölge güvenliğini sağlar, savaş zamanında ise devlet ordusuna katılır.

Tarihî Gelişim

İkta sistemi ilk olarak Büyük Selçuklu Devleti döneminde kurumsallaşmıştır. Nizâmülmülk’ün “Siyasetnâme” adlı eserinde sistemin ayrıntılı biçimde tanımlandığı görülür. Daha sonra bu sistem Anadolu Selçukluları tarafından sürdürülmüş, Osmanlı Devletinde ise Tımar Sistemi adıyla geliştirilmiştir.
  • 💰 Ekonomik Yarar: Devlet maaş yükünden kurtulur; gelirler doğrudan hizmet eden kişilere aktarılır.
  • 🌾 Tarımın Devamlılığı: Toprağın boş kalmaması sağlanır; köylü üretime devam eder.
  • ⚔️ Askerî Güç: İkta sahipleri besledikleri atlı askerlerle (sipahi) orduyu destekler.
  • 🏛️ Merkezi Otorite: Devlet, toprak mülkiyetini koruduğu için merkezi otorite güçlenir.
  • 📜 Devamı: Osmanlı’daki Tımar Sistemi, iktanın gelişmiş biçimidir.

Sonuçları

İkta sistemi sayesinde hem tarım üretimi düzenli hâle gelmiş hem de sürekli bir askerî güç ortaya çıkmıştır. Bu sistem, hem ekonomik hem de askerî yapıyı birbirine bağlayan bir yönetim modeli olarak Orta Çağ Türk-İslam devletlerinin uzun ömürlü olmasına katkı sağlamıştır.
Düzey: Orta Konu: İkta Sistemi
İkta sistemi, Türk-İslam devletlerinde hem ekonomik hem askerî yapıyı nasıl desteklemiştir? Açıklayınız.
Beklenen cevap: Devlet maaş yükünden kurtulmuş, ikta sahipleri besledikleri askerlerle orduyu sürekli güçlü tutmuştur. Ayrıca toprakların boş kalmaması üretimi ve ekonomik canlılığı sürdürmüştür. Böylece ikta sistemi hem ekonomiyi hem de savunma düzenini destekleyen bir yönetim modeli hâline gelmiştir.

Kut Anlayışı

Tanım

Kut anlayışı, Türklerde hükümdarlık yetkisinin Tanrı (Tengri) tarafından verildiği inancıdır. Buna göre Tanrı, devleti yönetme hakkını bazı kişilere bahşeder. Bu ilahi güç “kut” olarak adlandırılır. Kut sahibi kişi, Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilir ve devlet yönetme hakkını meşru biçimde kazanır.

Köken ve Anlam

“Kut” kelimesi eski Türkçede kutsal güç, bereket, devlet olma liyakati anlamlarını taşır. Türklerde Gök Tanrı inancı doğrultusunda, hükümdarın başarısının Tanrı’nın desteğiyle mümkün olduğuna inanılırdı. Bu nedenle hükümdarın adaletli, bilge ve halkına karşı sorumlu olması beklenirdi.

Kutun Özellikleri

Kut, doğrudan kalıtsal bir mülk değil; Tanrı’nın uygun gördüğü kişiye verdiği geçici bir yetkidir. Eğer hükümdar adaletten ayrılır, halkına zulmederse Tanrı kutu ondan geri alırdı. Bu anlayış, Türk devletlerinde adaletli yönetim ilkesinin gelişmesini sağlamıştır.
  • 👑 İlahi Meşruiyet: Hükümdar yetkisini Tanrı’dan aldığı için yönetim kutsal kabul edilmiştir.
  • ⚖️ Adalet Anlayışı: Kutun kaynağı Tanrı olduğundan, hükümdarın adil davranması şarttır.
  • 🏛️ Devlet Geleneği: Türk devlet anlayışının temelini oluşturmuş, yönetim “millet için devlet” ilkesine dayandırılmıştır.
  • ⚔️ Taht Kavgaları: Kutun hanedanın her erkek üyesine geçebileceği inancı nedeniyle kardeşler arasında taht mücadeleleri yaşanmıştır.
  • 📜 Devamı: Bu anlayış, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde “hükümdar Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesidir” düşüncesiyle devam etmiştir.

Sonuçları

Kut anlayışı, Türk hükümdarlarına siyasi meşruiyet kazandırırken, aynı zamanda veraset sisteminde belirsizlik yarattı. Her hanedan üyesi Tanrı’nın kendisine de kut vermiş olabileceğine inandığı için, bu durum sık sık taht kavgalarına yol açtı. Buna rağmen, bu inanç yöneticilere Tanrı’nın bir emaneti olan milleti koruma sorumluluğu yüklemiştir.
Düzey: Orta Konu: Kut Anlayışı
Kut anlayışı Türk devletlerinde hem hükümdarlığın kutsallığını hem de taht kavgalarının nedenini nasıl açıklamaktadır?
Beklenen cevap: Hükümdarlık yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanıldığı için yönetim kutsal sayılmıştır. Ancak Kut'un hanedandaki her erkek üyeye geçebileceği düşüncesi, herkesin tahta çıkma hakkı olduğunu düşündürmüş ve bu da sık sık taht mücadelelerine yol açmıştır.

Ahi Teşkilatı

Tanım

Ahi Teşkilatı, Anadolu’da 13. yüzyıldan itibaren esnaf ve zanaatkârlar arasında kurulan meslekî, ahlâkî ve toplumsal dayanışma örgütüdür. Kurucusu olarak Ahi Evran (Nasîrüddin Mahmud) kabul edilir. Teşkilat, hem ekonomik düzeni korumuş hem de İslam ahlâkına dayalı bir toplumsal yapı oluşturmuştur. Ahi birlikleri, Anadolu’da Türk şehir hayatının gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

Köken ve Amacı

Ahi Teşkilatı, Orta Asya’daki fütüvvet (yiğitlik) teşkilatı geleneğinin Anadolu’daki devamıdır. Amacı; meslek sahibi kişileri hem işinde becerikli hem de ahlâken olgun bireyler olarak yetiştirmekti. Bu yönüyle Ahi Teşkilatı, yalnızca bir ekonomik birlik değil, aynı zamanda bir ahlâk okuludur.

İşleyiş

Ahi Teşkilatı’nda meslekî eğitim çırak → kalfa → usta sistemiyle yürütülürdü. Usta olabilmek için hem teknik beceri hem de dürüstlük, adalet, cömertlik gibi ahlâkî özellikler aranırdı. Üretim kalitesi, fiyatlar ve satış şekilleri ahi şeyhleri tarafından denetlenirdi. Böylece hem haksız kazanç hem de kalitesiz mal üretimi önlenmiş olurdu.
  • 💰 Ekonomik Katkı: Üretimde kalite, fiyat denetimi ve dürüst ticaret anlayışı geliştirilmiştir.
  • 🧠 Eğitim ve Meslekî Yetişim: Çırak–kalfa–usta sistemiyle meslek öğretilirken, ahlâk eğitimi de verilmiştir.
  • 🤝 Sosyal Dayanışma: Ahi üyeleri birbirine maddi ve manevi destek sağlamış, yoksullara yardım edilmiştir.
  • ⚖️ Ahlâkî Disiplin: Yalan, hile, sahtecilik ve aşırı kazanç yasaktı; doğruluk ve dürüstlük esas alınmıştır.
  • 🏙️ Şehir Kültürü: Ahi teşkilatı, Anadolu’da düzenli şehir yaşamı, mahalle dayanışması ve sosyal adaletin temelini atmıştır.
  • 📜 Tarihî Önemi: Osmanlı’daki Lonca Teşkilatı, Ahi geleneğinin devamı olarak gelişmiştir.

Tarihî Etkisi

Ahi Teşkilatı, Anadolu’da siyasi otoritenin zayıfladığı dönemlerde bile şehirlerde düzeni sağlamıştır. Özellikle Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıfladığı ve Beylikler Döneminde ahiler, halkın güvenliğini ve ekonomik istikrarı korumuştur. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde, ahiler şehir yönetimi, adalet ve güvenlik konularında da etkin rol oynamıştır.

Ahi Evran’ın Öğretileri

Ahi Evran, “Elini, kapını, sofranı açık tut; gözünü, belini, dilini kapalı tut.” sözüyle ahiliğin ahlâk felsefesini özetlemiştir. Bu öğreti; cömertlik, tevazu, dürüstlük ve paylaşım ilkelerine dayanan bir yaşam biçimini simgeler.
Düzey: Orta Konu: Ahi Teşkilatı
Ahi Teşkilatı’nın Anadolu’daki ekonomik, sosyal ve ahlâkî yaşam üzerindeki etkilerini örneklerle açıklayınız.
Beklenen cevap: Ahi Teşkilatı üretimde kaliteyi sağlamış, haksız kazancı önlemiş, çırak–kalfa–usta sistemiyle meslek eğitimi vermiştir. Yardımlaşma, dürüstlük ve toplumsal dayanışma ilkeleriyle şehirlerde güven ve ahlâk temelli bir düzen kurmuştur. Osmanlı’daki Lonca sistemi bu teşkilatın devamı olmuştur.

Hükümdarlık Alametleri

Genel

Hükümdarlık alametleri, bir hükümdarın devlet üzerindeki otoritesini ve egemenliğini simgeleyen sembollerdir. Türklerde bu alametler, hem dini hem de siyasi meşruiyetin göstergesi olarak kabul edilmiştir. Zamanla, İslamiyet’in kabulüyle bu semboller değişmiş; eski Türk geleneğiyle İslam kültürü birleşmiştir.

🏹 İslamiyet Öncesi

  1. Otağ (çadır): Hükümdarın yönetim merkeziydi.
  2. Çetr (Şemsiye): Hükümdar sefere veya alayla bir yere giderken başı üzerinde tutulurdu.
  3. Taht: Hükümdarlık makamını simgelerdi.
  4. Tuğ (Sancak): Hükümdarın bayrağı, askerî yetkisini gösterirdi.
  5. Kotuz / Sorguç: Hükümdarın başlığına takılan tüy, sembolik bir asalet göstergesiydi
  6. Davul (Nevbet): Hükümdarın bulunduğu yerde günde belli vakitlerde çalınır, egemenliğin simgesi sayılırdı.

🕌 İslamiyet Sonrası

  1. Para Bastırmak (Sikke)
  2. Hutbe Okutmak
  3. Hil’at
Düzey: Orta Konu: Alametler
İslamiyet’in kabulüyle birlikte hükümdarlık alametlerinde ne tür değişiklikler yaşanmıştır?
Beklenen cevap: Eski sembollerin yerini İslami unsurlar almıştır. Hutbe okutmak, Para (sikke) bastırmak ve tuğra gibi İslam kültürüne özgü alametler ortaya çıkmıştır.

Divan Teşkilatı

Tanım

Divan, Türk-İslam devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı en yüksek yönetim kuruludur. Başında vezir (veya vezir-i azam) bulunur; üyeleri ise farklı alanlardan sorumlu yüksek devlet görevlileridir. Divan, hem karar organı hem de danışma meclisi niteliğindedir. Büyük Selçuklular döneminde sistemli hale gelmiş, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar tarafından da sürdürülmüştür.
  • Devlet işlerinin düzenli yürütülmesini sağlar.
  • Farklı divanlar sayesinde idari, mali, askeri ve adli işler ayrılmıştır.
  • Hükümdarın yokluğunda devleti temsil edebilir.
  • Uzman üyeler sayesinde merkezi otorite güçlenir.
  • Osmanlı’daki Divan-ı Hümayun, geleneğin devamıdır.

🧩 Büyük Selçuklularda Başlıca Divanlar

  1. Divan-ı Âlâ (Büyük Divan) : En yüksek yönetim organıdır.
  2. Divan-ı Arz (Askerî): Askerî işlerden sorumludur.
  3. Divan-ı İstifa (Maliye): Maliye ve vergilerle ilgilenir.
  4. Divan-ı İnşa (Yazışma/Dış ilişkiler) : Yazışma ve dış ilişkilerden sorumludur.
  5. Divan-ı İşraf (Teftiş): Denetim ve teftiş işlerini yürütür.
Düzey: OrtaKonu: Divan
Divan teşkilatının devlet yönetiminde merkezi otoriteyi nasıl güçlendirdiğini açıklayınız.
Beklenen cevap: Devlet işlerinin tek merkezden yürütülmesini sağlamış, farklı alanlarda uzman görevlilerin katkısıyla kararların hızlı alınmasına yardımcı olmuştur.

İlk Türk-İslam Eserleri

Genel Tanım

İlk Türk-İslam eserleri, Türklerin 10. yüzyıldan itibaren İslamiyet’i kabul etmelerinin ardından ortaya koydukları ilk bilimsel, ahlâkî, edebî ve dinî ürünlerdir. Bu eserler, özellikle Karahanlılar Dönemi (10–11. yüzyıllar) kültür ortamında yazılmıştır. Hem Türk dili ve gelenekleri korunmuş, hem de İslam ahlakı ve bilgelik anlayışı işlenmiştir. Bu yönüyle eserler, Türk–İslam sentezinin ilk ürünleri olarak kabul edilir.

Tarihî ve Kültürel Bağlam

Bu dönemde Orta Asya’da Türkler İslam medeniyetinin bir parçası haline gelmişti. Yeni dinle birlikte Arapça ve Farsça etkisi artsa da, Türk bilginler eserlerini Türkçe olarak yazmaya özen göstermiştir. Böylece Türkçe ilk kez ilim, edebiyat ve devlet dili kimliği kazanmıştır. Eserlerde İslam’ın ahlâk ilkeleriyle Türk devlet geleneğinin “adalet, akıl, töre” kavramları birleştirilmiştir.
Eser Adı Yazarı Konusu / Özelliği
Kutadgu Bilig Yusuf Has Hâcib “Mutluluk veren bilgi” anlamına gelir. Devlet yönetimi, adalet, ahlak ve bilgelik konularını işler. Bir siyasetname (yönetim rehberi) niteliğindedir. Kün-Toğdı (adalet), Ay-Toldı (saadet), Ögdülmiş (akıl), Odgurmış (akıbet) gibi alegorik karakterlerle anlatım yapılır.
Divânu Lügati’t-Türk Kaşgarlı Mahmud İlk Türkçe sözlük ve dilbilgisi kitabıdır. Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türk dilinin zenginliğini göstermek amacıyla yazılmıştır. İçinde atasözleri, şiirler, destan parçaları ve ilk Türk dünyası haritası bulunur.
Atabetü’l-Hakayık Edip Ahmet Yüknekî “Hakikatlerin eşiği” anlamına gelir. Dini, ahlaki öğütler içeren bir nasihat kitabıdır. Bilginin değeri, doğruluk, cömertlik, alçakgönüllülük gibi konular işlenmiştir. Halkın ahlakî eğitimine yöneliktir.
Divân-ı Hikmet Ahmed Yesevî Tasavvufî bir şiir kitabıdır. Türk halkının İslamiyet’i benimsemesini kolaylaştırmak amacıyla sade Türkçe ile yazılmıştır. “Hikmet” adı verilen şiirlerde Allah sevgisi, tevazu, sabır, ahiret gibi konular yer alır. Türk tasavvuf edebiyatının başlangıcı kabul edilir.

Ortak Özellikleri

  • 📘 Türk dili ilk kez ilim ve edebiyat dili olarak kullanılmıştır.
  • 🕌 İslam ahlakı, adalet, doğruluk, bilgelik gibi temalar ön plandadır.
  • ⚖️ Türk devlet geleneği ile İslam’ın yönetim anlayışı birleştirilmiştir.
  • 💡 Eğitim, bilgelik ve toplumsal düzen kavramları sıkça vurgulanmıştır.
  • 🕊️ Eserler sade ve öğretici bir üslup taşır; halkın anlayacağı dil kullanılmıştır.

Kültürel Önemi

Bu eserler, Türklerin yalnızca yeni bir dini kabul etmediklerini, aynı zamanda medeniyet değişimi yaşadıklarını gösterir. Türk dili, bu eserlerle İslam kültürüyle bütünleşmiş; böylece Türk-İslam kimliği oluşmuştur. Kutadgu Bilig devlet ahlakını, Divân-ı Hikmet dini derinliği, Divânu Lügati’t-Türk ise dil bilincini temsil eder.
Düzey: Orta Konu: İlk Türk-İslam Eserleri
Kutadgu Bilig, Divânu Lügati’t-Türk, Atabetü’l-Hakayık ve Divân-ı Hikmet gibi eserler Türk-İslam kültürünün oluşumunda etkili olmuştur.
Beklenen cevap: Bu eserlerin ne ile ilgili olduğu hakkında bilgi sahibi olun

Medreseler ve Nizamiye Medreseleri

Genel Tanım

Nizamiye Medreseleri, 11. yüzyılda Büyük Selçuklu Devleti’nin ünlü veziri Nizâmülmülk tarafından kurulan ilk büyük, düzenli ve devlet destekli yükseköğretim kurumlarıdır. İlk Nizamiye Medresesi, 1057 yılında Bağdat’ta açılmıştır. Bu kurumlar yalnızca dinî ilimlerin değil; aynı zamanda matematik, astronomi, tıp, felsefe, tarih ve edebiyat gibi derslerin de öğretildiği çok yönlü eğitim merkezleridir.

Köken ve Amaç

Nizamülmülk, devletin uzun ömürlü olabilmesi için güçlü ve eğitimli bir yönetici kadroya ihtiyaç olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle medreseleri sadece dinî eğitim için değil, devlet adamı, kâtip, kadı ve bilim insanı yetiştirmek amacıyla kurdu. Ayrıca Şiî-Bâtınî düşüncelerin yayılmasına karşı Sünnî mezhep birliğini korumak da hedeflenmiştir.

Eğitim Sistemi ve İşleyiş

Nizamiye Medreseleri, dönemine göre oldukça gelişmiş bir eğitim sistemine sahipti.
  • Öğrenciler devlet bursu alır, konaklama ve yemek ihtiyaçları karşılanırdı.
  • Eğitim devlet denetiminde yapılır; ders programı merkezi olarak belirlenirdi.
  • Hocalar maaşlıydı ve bilimsel otoriteye sahip kişiler arasından seçilirdi.
  • Derslerde dinî ilimler (fıkıh, hadis, tefsir) yanında aklî ilimler (matematik, astronomi, tıp, felsefe) de okutulurdu.
  • Öğrenciler belirli bir eğitim sürecinden geçtikten sonra icazet (diploma) alarak görev yapma hakkı kazanırlardı.

Öne Çıkan Özellikleri

  • 🏛️ İlk devlet destekli yükseköğretim kurumlarıdır.
  • 📘 Eğitimde sistem ve disiplin kazandırmış, model olmuştur.
  • 👨‍🏫 Gazâlî gibi ünlü bilginler bu medreselerde ders vermiştir.
  • ⚖️ Mezhep birliğini (özellikle Sünnilik) güçlendirerek toplumsal istikrarı sağlamıştır.
  • 🌍 Bilim, kültür ve düşünce hayatının merkezleri hâline gelmiştir.
  • 🏫 Osmanlı’daki Sahn-ı Seman ve Süleymaniye Medreseleri gibi kurumlara örnek olmuştur.
  • 🎓 Avrupa’daki üniversitelerin kuruluş anlayışına ilham kaynağı olmuştur.

Tarihî ve Kültürel Etkisi

Nizamiye Medreseleri, eğitimde devlet–toplum iş birliğini kuran ilk kurumlardan biri olarak kabul edilir. Bu kurumlarda yetişen alimler, Selçuklu ve daha sonra Osmanlı devletlerinde görev alarak ilim, hukuk, yönetim ve dini düşüncenin gelişmesine katkı sağlamışlardır. Medreselerdeki bilimsel ortam, İslam dünyasında “Altın Çağ” olarak anılan dönemin temelini oluşturmuştur.
Düzey: Orta Konu: Nizamiye Medreseleri
Nizamiye Medreselerde Dini ilimler ve Akli (fen) Bilimleri okutulmuştur.
Beklenen cevap: Dini ilimler ile Fen Bilimlerinin hangileri olduğunu öğrenin.

Eşleştirme Soruları

Bilim İnsanıAlanı (Konu)
1. FarabiA) Matematik ve astronomi
2. İbn-i SinaB) Mekanik, robotik, otomatik sistemler
3. BiruniC) Felsefe ve mantık
4. El-CezeriD) Tıp
5. HarezmiE) Cebir bilimi ve sayılar sistemi
Doğru eşleştirme: 1–C, 2–D, 3–A, 4–B, 5–E

Kronoloji Çalışması

Görev

Aşağıdaki savaşları kronolojik sıraya diziniz: Malazgirt, Dandanakan, Miryokefalon, Kösedağ.
Kronoloji
Sıralama nedir?
Beklenen cevap: Dandanakan (1040) → Malazgirt (1071) → Miryokefalon (1176) → Kösedağ (1243)

🟦 İlk Türk ve İslam Devletleri – Kavramlar Sözlüğü (Tıkla & Aç)

Atabey
Selçuklularda şehzadelerin (meliklerin) eğitiminden ve devlet işlerine hazırlanmasından sorumlu devlet adamıdır. Atabeyler, genellikle tecrübeli komutan veya vezirlerden seçilirdi. Şehzade olgunlaşıncaya kadar eyalet yönetiminde rehberlik eder, gerektiğinde onun adına karar alırdı. Zamanla güçlenip Zengiler ve Salgurlular gibi bağımsız beylikler kurmuşlardır.
Beylerbeyi
Osmanlı’da eyaletlerin en üst düzey yöneticisidir. Hem askerî hem idarî düzenin baş sorumlusudur. Altında sancak beyleri bulunur. Günümüzdeki “valiler”in tarihî karşılığıdır.
Cihat
İslamiyet’i korumak veya yaymak amacıyla yapılan kutsal mücadeleye verilen addır. Türk-İslam devletlerinde cihat anlayışı sadece savaş değil; aynı zamanda ilim, ahlak ve adalet yolunda çaba gösterme anlamına da gelir.
Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi
Türklerin dünyaya adalet, barış ve düzen getirme ülküsüdür. Bu düşünce, Tanrı’nın Türk hükümdarına “kut” vererek onu dünyayı yönetmekle görevlendirdiği inancına dayanır. “İ’lâ-yı Kelimetullah” (Allah’ın adını yüceltme) anlayışıyla da birleşmiştir.
Divan
Devletin yönetim merkezinde yer alan, siyasî, askerî ve mali işlerin görüşülüp karara bağlandığı meclistir. Selçuklularda Divan-ı Âlâ, Osmanlılarda Divan-ı Hümâyun adını almıştır. Vezirler, nişancı, kazasker, defterdar gibi görevliler burada bulunurdu.
Gulam
Türk-İslam devletlerinde küçük yaşta sarayda eğitilen köle-menşeli asker veya memurlardır. Hükümdara tam bağlılık gösterdikleri için güvenilir görülmüşlerdir. Bu sistem Osmanlı’daki devşirme sisteminin öncüsüdür.
Hacibü’l-Hüccab
Sarayda hükümdarla görüşmek isteyenlerin kabulünü düzenleyen yüksek görevli. Protokolden sorumludur ve günümüz “özel kalem müdürü” ya da “protokol şefi”ne benzetilebilir.
Hassa Kuvvetleri
Hükümdarı ve sarayı koruyan, maaşlı ve profesyonel askerlerden oluşan seçkin birliklerdir. Savaşlarda ordunun merkezinde yer alırlardı. Osmanlılarda bu geleneği Kapıkulu Ocakları sürdürmüştür.
Kurultay
Eski Türklerde devlet meclisidir. Kağan seçimi, savaş-barış kararları ve yasalar burada görüşülürdü. Hükümdarın danışma organı niteliğindeydi. İslamiyet’in kabulünden sonra yerini Divan sistemine bırakmıştır.
Melik
Selçuklularda hükümdarın oğlu veya kardeşine verilen unvandır. Melikler genellikle eyaletlerde görevlendirilerek devlet yönetimi konusunda deneyim kazanırlardı. Onların yanında birer atabey bulunurdu.
Nevbet
Saray ve ordu çevresinde belirli vakitlerde çalınan mehter törenidir. Hükümdarın gücünü, devletin düzenini ve ordunun hazır olduğunu simgelerdi. Günümüzde askerî tören bandosu geleneğinin kökenidir.
Onlu Sistem
Mete Han tarafından geliştirilen askerî yapılanmadır. Ordu 10, 100, 1000 ve 10.000 kişilik birimlere ayrılmıştır. Komutanlar liyakat esasına göre atanırdı. Modern ordu yapılanmalarına ilham kaynağı olmuştur.
Reisü’l-Bahr
Anadolu Selçuklularında donanma komutanına verilen unvandır. Osmanlılarda bu unvan Kaptan-ı Derya olarak devam etmiştir. Donanmanın hazırlanması, limanların korunması ve deniz seferlerinin yönetimi görevleri arasındadır.
Saltanat
Yönetim hakkının belirli bir hanedana ait olduğu sistemdir. Türk-İslam devletlerinde kut anlayışıyla birleşmiş; meşruiyetini Tanrı’dan aldığına inanılmıştır. Osmanlı’da saltanat babadan oğula geçerdi. 1922’de kaldırılmıştır.
Töre
Eski Türk toplumunda yazılı olmayan hukuk kuralları bütünüdür. Adalet, eşitlik, merhamet ve toplumsal düzen ilkelerine dayanırdı. Hükümdar bile töreye uymak zorundaydı; bu durum adalet ilkesinin üstünlüğünü gösterir.
Tuğ
Hükümdarlık alametlerinden biridir. At kuyruğundan yapılan tuğlar, askeri rütbe ve statüyü göstermek için sancak direklerine takılırdı. Tuğ sayısı, kişinin makamını belirtirdi (örneğin 9 tuğ kağana aitti).
Veraset
Tahtın hanedan üyeleri arasında geçiş esaslarını belirleyen sistemdir. Türklerde veraset kesin kurallara bağlı olmadığı için her şehzade tahta çıkma hakkına sahipti. Bu durum sık sık taht kavgalarına yol açmıştır.
Vezir
Devlet işlerinde hükümdara yardımcı olan en yüksek devlet görevlisidir. Selçuklular’da Nizamülmülk, Osmanlı’da ise Sadrazam bu görevi yürütmüştür. Divan toplantılarında hükümdar adına karar alır ve uygulatırdı.
Yabgu
Eski Türklerde kağandan sonra gelen ikinci en yetkili yöneticidir. Genellikle devletin batı kanadını yönetir ve yarı bağımsız yetkilere sahip olurdu. Göktürklerde “Batı Yabguluğu” bunun örneğidir.
Yugruş
Karahanlılarda vezir konumunda olan üst düzey devlet görevlisidir. Hükümdarın danışmanı olarak devletin iç işlerinden ve yazışmalardan sorumluydu. “Yuğruş” kelimesi “akıl veren” anlamına gelir.
© 2025 • 10. Sınıf 1. Dönem 1. Sınav Çalışma Notları • Tarih Zümresi


Blogger Etiket Akordeon · Otomatik Yayın Listesi

10.Sınıf Etkinlikler



Yorum Gönder

1 Yorumlar

🔔 Görüşleriniz Biçim için Önemlidir.

  1. Cevaplarda Bir Yanlışlık Yok Hepsi Harika Şekilde Yazılmış

    YanıtlaSil
Yorum Gönder
3/related/default